COVID’İN DİLİ, DÜNYA DİLİ – Do you speak “COVID-19”?

COVID’İN DİLİ, DÜNYA DİLİ

Do you speakCOVID-19”

Her yıl Aralık ayı geldi mi, “inşallah yeni yıl ile birlikte” ile başlayan cümleler kurmaya ve planlar yapmaya başlarız. Bu Aralık ayında da hepimiz benzer düşünceler ile, kendimize göre hayaller ve planlar yaparak yeni yılı karşılamaya koyulduk, ancak bu sefer yeni yıl, 2020, oldukça sıra dışı bir dünya ile tanıştırdı bizi.

Geçtiğimiz birkaç ay boyunca evden çıkamadık, virüse yakalanma riski, hastalığa yakalananlara ve hayatını kaybedenlere üzüntümüz ve belirsizlik bir çok psikolojik etki bıraktı hepimizin üzerinde ve bırakmaya da devam ediyor. Çünkü tehdit henüz geçmiş değil.

Yeni normale alışmaya çalışırken aslında açıkça bir virüs ile nasıl yaşanır onu öğrenmeye çalışıyoruz. Çok da geriye değil, yakın geçmişe bakıyorum da, hayat modernleştikçe, beraberinde getirdiği tehditler de şekil değiştiriyor, insanlar üzerinde bıraktıkları etkiler vehametini arttırarak devam ediyor. Bu nedenle biz de hızlıca değişmek durumunda kalıyoruz. Bazılarımız istemesek dahi bu değişimlere mecburen hızlıca adapte olmalıyız. Aksi halde özellikle iş ve eğitim dünyasında varlığımızı sürdürmemiz kolay görünmüyor.

Bir anda tüm dünyada bütün eğitim sisteminin işleyişi değişti. Arkadaşlarımızla, öğretmenlerimizle, öğrencilerimizle, çalışanlarımızla ekranlar aracılığı ile buluşur olduk. Televizyonda sadece bilim adamlarını ve doktorları görür olduk.

Hayatımda ilk defa bu kadar uzun süre televizyon izleyince, her geçen gün gittikçe belirginleşen yeni bir dilin oluştuğunu farkettim: Covid dili

Bu dil, doktor ya da bilim adamı olmasa da yabancı dil bilenlerin daha kolay anladığı terminolojiler içeriyor. Ancak halkın anlayabileceği düzeye indirgenememesi ve dil bilmeyen insanların televizyonda kurulan bu cümleleri yeterince anlayamıyor olması, hangi dili konuşuyor olursanız olun, “dil eşittir iyi bir iletişim” felsefemin bir daha altını çizmiş oldu.

İngilizce kökenli “pandemi, enfekte olmak ve mortalite gibi terimleri dil bilmeyenlerin anlaması zor. Dolayısıyla da televizyon izlerken doktorların dediklerine çok da anlam veremeden izleyen bunu kendilerinden uzak bir tehlike gibi gören bir kesim oluştu. Toplumumuzda bazılarının Covid-19’a karşı çok sık eleştirilen umarsızca tavırlarının sebebini elbette sadece bun bağlamıyorum.

Yine de İngilizce terminolojinin anlaşılmamasını, salgına karşı beklenen düzeyde bir farkındalık oluşmamasında önemli bir etken olarak görüyorum.

Modern dünya ile başımıza gelen her yeni olayla  bizler de biraz daha globalleşiyoruz,

Bu durumda dilimize giren yabancı kelimelerin tıpkı bir virüs gibi yayılması da çok normal.

Tamam, hastalanıyorsunuz antibiyotikle bakterilerinizi yok ediyorsunuz, peki ya virüs gibi hızla yayılan yabancı kelimelere, tüm dünyanın ortak dili İngilizceye karşı ne planlıyoruz?

Size yalnızca 81 milyonu anlayabilmek mi yoksa dünyadaki yaklaşık 8 milyar insanı anlayabilmek mi desem hangisini tercih edersiniz?

Covid-19 dili için işte size bir örnek: Aşağıdaki cümlenin İngilizce bilen ve bilmeyen biri tarafından nasıl anlaşılacağını karşılaştırmanızı isterim, cümlede tam 10 adet İngilizce kökenli kelime var.

“Bu epidemik sorunu incelediğimizde, enfekte olan yaşlıların eğer kardiyovasküler hastalıkları varsa mortalitelerinin arttığı ve  hidrasyon ve entübasyon ihtiyaçlarının deklare edildi ve yaş ile hastalık arasında pozitif bir korelasyon bulundu ve bakanlık bir kontamine ağ haritası olan filyasyon sistemini uygulamaya başladı.”

Dünyayı dünyanın dili ile anlamak ve dünyaya da kendinizi, yaptıklarınızı, ürettiklerinizi dünyanın dili ile anlatmak için, yaşınız, mesleğiniz ne olursa olsun, kendinize yapabileceğiniz en iyi yatırımlardan birini yapın: Dil edinin ve/veya yüzü daima ışığa dönük, dil edinip dünyaya açılan nesiller yetişmesine katkı sağlayın.

0
Seda Yekeler Sorularınızı Cevaplıyor!