Hazırlık Sınıfları

Türkiye’de İngilizce Hazırlık Gerçeği

 

  Herkese yeni bir makaleyle merhaba. Yaklaşan üniversite sınavlarıyla birlikte gündeme gelen “Hazırlık sınıfını geçebilir miyim?” sorusu ve kaygısı öğrencilerin üniversite ve bölüm tercihlerini buna göre yapmalarına neden olabiliyor. Pek çok öğrenci sırf bu endişeden dolayı potansiyellerini gerçekleştirebilecekleri ve zevkle çalışacakları meslekler yerine “X üniversitenin Hazırlık kısmını geçmek çok zormuş” gibi kulaktan dolma cümlelere aldanıp, İngilizce bilmelerinin gerekmediği bölümleri ve üniversiteleri tercih edebiliyor. Ben de tüm aileleri ve öğrencileri bu tercih zamanı gelmeden çok önce bilgilendirmek istedim. Ayrıca şu anda bu aşamada olup da hazırlık sınıfı okuyacak öğrencilerin de korkmamaları, bilinçli ve yeterli bir emeğin onları istedikleri noktaya getireceğini hatırlatmak için bu alandaki 16 yıllık tecrübemi paylaşmayı arzu ettim.

 

Öncelikle gelin birlikte ülkemizdeki duruma bakalım: Türkiye’deki yaklaşık 70 vakıf üniversitesinin tamamı ve devlet üniversitelerinin büyük çoğunluğu kendi bünyesinde yaptığı İngilizce sınavlar ile ya da eşdeğer olduğu söylenen ancak eşdeğerlik düzeyi oldukça tartışmalı olan TOEFL, FCE, IELTS gibi uluslararası sınavlar ile öğrencilerin seviyesini belirler ve yeterli bulmadıkları öğrencileri (yaklaşık 60.000 öğrenci) bir yıl süren İngilizce hazırlık eğitimine tabi tutar. İngilizcesi yeterli olmasa da çocuğunun 1 yıl sonunda mükemmel bir İngilizce düzeyine ulaşacağını düşünen veliler ile özellikle şehir dışını kazanmış öğrenciler için “daha rahat” geçen bir ilk sene olarak bilinen “Hazırlık Macerası” bir süre için hem veliler hem de öğrenciler için bir kabusa dönüşebilir. Özellikle vakıf üniversitelerinin hazırlık programları, haftalık ders saati ve içeriğine bakıldığında oldukça tatminkâr görünse de yılın sonunda gereken not ortalamasını sağlayamadıkları için öğrenciler hazırlık tekrarı yapmak zorunda kalabiliyor.

Ailelerin özel üniversite için yaptığı harcamaya – bir daha aynı durumu yaşamamak için – ciddi bir özel ders ve kurs ücreti de eklenebiliyor. Ama üzücü olan şu ki hem zaman kaybeden hem de masrafları ikiye katlanan öğrencilerin çoğunun ya Anadolu Lisesi ya da Özel Okul geçmişleri var.

 

 

Hazırlığı Geçince Ne Oluyor?

 

   Türkiye’de ailelerin birçok şeyden fedakârlık edip çocuklarını hazırlık sınıfında okutmasının bedeli, okul, ev/yurt ücreti, yemek ve ulaşım gibi yaşamsal masraflar ve özel ders/kurs ücretleri de eklenince 150.000 TL’nin üzerinde. Bu para yeni mezun olan birisin belki de 3-4 yıllık maaşına denk düşen bir meblağ. Bu kadar emek ve para harcadıktan sonra bir de başarısız olup girmek istediği üniversiteden vazgeçerek hazırlık sınıfı ya da sınavının daha kolay olduğunu duyduğu bir üniversite ya da bölüme geçiş yapıyorlar. Dil edinim sürecinde yalnız kalması ve bu nedenle istediği üniversiteyi kazandığı gün kendine duyduğu özgüveninin çoğunu da o üniversitede bırakıp daha “kolayına” gidiyor. Peki bir de hazırlığı geçenler var. Onlar hazırlık sınavını ya da sınıfını atladıklarında dil adına her şey çözülmüş mü oluyor? Hayır, asıl sorun şimdi başlıyor; oldukça masraf edip uzun uğraşlarla hazırlığı geçen öğrencilerin İngilizceleri hangi seviyede? Hiç merak ettiniz mi? Teknik İngilizce sınavlarına hazırlanıp istediği puanı alan birçok üniversite öğrencisi ve birçok akademisyenimiz kendi meslek alanlarında İngilizce makale yazamamaktan ya da gittikleri konferanslarda akıcı konuşup kendilerini ifade edememekten şikayetçi! Yani İngilizceyi günlük ve iş yaşantılarına entegre edemiyorlar. Mesela yurtdışında bir yeri arayarak bilgi almaları gerekiyorsa bunu İngilizcesi iyi olan bir arkadaşlarına yaptırıyorlar. En büyük kayıp zaman tabii ki ancak ailelerin harcadıkları onca paraya da yazık oluyor.

 

Peki Ya Çözüm…

 

Bir yabancı dili iyi bilmek, ülkemizde maalesef önce lise bitene kadar İngilizce yazılılardan beş almak ve tüm grammar (dilbilgisi) sorularını doğru yapmak şeklinde anlaşılmakta. Daha sonra da iş hayatında özgeçmişinde “İngilizce: Akıcı” yazan; ancak konuşamayan milyonlarca üniversite mezununun olması şeklinde sonuçlanıyor. Oysa öğrencilerin ve çocuklarını dil eğitimi konusunda doğru yönlendirmek isteyen ailelerin bilmesi gereken en önemli noktalardan bir tanesi “Grammar bilmek, biraz İngilizce bilmektir; ama kelime bilmemek hiç İngilizce bilmemektir.” sözünü akıllarından hiç çıkarmamaları ve gerek okulların verdiği eğitimlerde gerekse ailelerin teşvikleriyle çocukların ilkokul yıllarından itibaren üniversiteyi bitirene kadar ciddi bir kelime hazinesine sahip olması gerektiğidir. Sadece 4 yıllık lise hayatında bile günde 5 kelime öğrenen bir genç; liseyi bitirdiğinde en az 7.300 adet kelime bilecek ve bu kelimeler sayesinde önünde hiçbir yabancı dil sınavı engeli kalmayacaktır.

 

İşte bu gereklilikleri karşılayabilmek için size Hazırlık Sınavlarına yönelik özel bir program hazırladık. Bu programın içerisinde tabii ki hazırlık sınıflarında öğretilen temel kelimeler var, dilbilgisi konuları var, yazma becerilerini geliştirme yollarının kapsamlı olarak anlatıldığı dersler var, bu kelimelerin de içinde geçtiği dinleme parçaları var, kelime yarışmamız var, konuşma kulübümüz var, kültür kulübümüz var, teknoloji kulübümüz var. Bu etkinliklerimiz sayesinde dil edinimini geçici bir görev olmaktan çıkarıp günlük hayatınızın bir parçası yapmayı hedefliyoruz. YEK METOT’a uygun olarak geliştirilen ilgi alanlarınıza uygun güncel haberlerin paylaşıldığı haber portalımızda seviyenize uygun haberleri okuyabilir ve podcastler dinleyebilirsiniz ve sadece üye olarak bu hizmetlerden ömür boyu ücretsiz yararlanabileceksiniz.

 

Ancak kelime öğrenmek için açıp bir sözlükte gördükleri rasgele kelimeleri ezberlemeye çalışmak boşa zaman kaybıdır. Çünkü tekrar edilmeyen ve “işe yaramayan” tüm bilgiler uzun vadede silinecektir. Bunun yerine dil öğrencilerin hayatlarına YEK METOT’u sokmaları, öğrenmekten ya da izlemekten keyif aldıkları konuları İngilizce olarak takip etmeleri kısa bir süre içerisinde önce onların kelimeleri duyma ve algılama hızlarını, daha sonra telaffuzlarını, sonra oradan akıllarında kalan cümlelerle sözlü ve yazılı cümleler kurma hızlarını artıracaktır.

 

Dil edinimi sadece o dilde size verilen görevleri gerçekleştirmek için yapılırsa başarıya ulaşmak hemen hemen imkansızdır. Unutulmamalıdır ki; anlarsan, algılarsın, algılarsan, çözersin, çözmen için kelime bilmen şarttır!” Özellikle İngilizce okuma parçaları sorularını çözdürürken edindiğimiz ve üzerinde ısrarla durduğumuz kelime öğrenmenin şart olduğu tecrübesi, artık hazırlık sınavlarının bir parçası olan konuşma sınavlarında da olmazsa olmazdır. Yabancı dil okuma parçalarında yüksek başarı elde etmek için mutlaka okumak ve anlamak gerekir! Bu yüzden ideal olanı, özellikle kolej ve Anadolu Lisesi mezunu bir öğrencinin liseyi bitirdiğinde hiçbir kursa gerek kalmadan TOEFL tarzı sınavları kolaylıkla geçebileceği bir İngilizce eğitimine sahip olabilmesidir tabii ki, ancak maalesef bugün itibariyle durum böyle değildir ve siz öğrenci ve velilerin buna göre kendilerini hazırlaması, zaman ve para kaybını önlemekle kalmayacak, gerçekten de kullanabildiğiniz bir dil edinmenize de yarayacaktır.

 

Bu konudaki ve genel olarak dil edinimiyle ilgili konulardaki bilgilerimi ve tecrübemi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Doğup büyüdüğüm ve başarılı bir öğretmeni olduğum bu ülkeye olan borcumu ödemek için yapmaya niyetli olduğum daha çok şey var. Siz de bu uğurda çalışan ve Türkiye’nin tek dil vakfı olan SEYEV’e destek olarak ülkemizin dil eğitimi konusunda ufkunun açılması ve bilinçlenmesine destek olarak sizlerin yaşamış oldukları sıkıntıları gelecek nesillerin yaşamaması için taşın altına elinizi koyabilirsiniz.

 

SEYEV ve yaptıklarımız hakkında detaylı bilgiye ulaşabilmek için buraya tıklayınız.

 

0
Seda Yekeler Sorularınızı Cevaplıyor!