Çocuğum Neden Yabancı Dili Sevmiyor?

Herkese tekrar merhaba. Özellikle çocuklarda görülen ama kimi yetişkinleri de etkisi altına alan “yabancı dili” sevmeme sorunu bizi aynı zamanda bu çağdan uzaklaştıran, herkesin birbiriyle ilişkisinin olduğu bir dünyada kendi başımıza kalmamıza neden olan bir sorun. Bir virüsün dünyayı sarma hızı karşısında şok olduk, ama bu bize aynı zamanda dünyanın birbiriyle ne kadar iç içe olduğunu gösterdi. Ancak bazen korkularımız ve kötü tecrübelerimiz yüzünden bazı şeylerden uzak durarak, onun beraberinde getirdiği fırsatlardan da uzak kalırız. Gelin bu hafta insanların neden yabancı dili sevmediği üzerine sohbet edelim ve bu soruna çözümler bulmaya çalışalım.

Bir köy okulu gezimde öğrencilerden birisi İngilizceyi sevmediğini söylemişti bana. Neden diye sorduğumdaysa “one” diye yazılıyor, “van” diye okunuyor demişti. Elbette ki bu sadece bir bahane değil, dil edinimini zormuş gibi gösteren bir şey. Mesela Osmanlıca dersleri veren akademisyen bir öğrencim, İngilizcenin zor olduğunu söylemişti. Ben de ona Arapça harfleri öğrenmenin daha zor olduğunu söyleyivermiştim. Hâlbuki ikimiz de yanılıyorduk elbette. O bir haftada Arap alfabesini öğretebileceğini söylemişti, ben de o dönemki bir sınavdan kısa sürede istediği puanı almasına yardımcı olacağımı söylemiştim. O, istediği puanı aldı ve ben motivasyonun zoru yeneceğini ona kanıtladım.

Bir başka neden de öğrencilere yabancı dil motivasyonunu aşılamadan derse başlanması. Öğrencilerin neden yabancı dil dersi aldığı ve bunun ileride onlara nasıl faydalar sağlayacağı onlara iyice anlatılmalı, dönemsel hedefler konmalı ve o dönem derslere başlamadan önce, dönem sonunda öğrencilerin neleri edinmiş olmalarının beklendiği de açıkça onlara anlatılmalı. Bundan sonra da sürekli olarak bu ihtiyaç onlara hissettirilmeli. Motivasyon dil edinimindeki en önemli başarı etkenidir.

Ülkemizin farklı bölgelerindeki ortak bir sıkıntı ise sınıf mevcutlarının yüksek oluşu ve öğrencilerin bireysel olarak fark edilememesi. Burada sorumlu olan öğretmenlerden ziyade ülkenin imkânları ve bu imkanların nasıl kullanılacağı yönündeki tercihlerdir. Derslik sayısının artırılması ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın da duyurduğu öğretmen açığının kapanmasıyla bu sorunun aşılması mümkün olabilir.

Aynı zamanda ailelerin yabancı dillere olan ilgisi veya herhangi bir yabancı dil bilmeseler bile çocuklarını bu doğrultuda teşvik etmeleri, buna ne kadar önem verdiklerini anlatmaları, yabancı dil edinselerdi hayatlarında nelerin farklı olabileceğini ya da yabancı dil edinmemiş oldukları için hangi fırsatları kaçırdıklarını hatırlatmaları çocukların da yabancı dile bakış açılarını çok olumlu etkilediğine yıllardır şahit oluyorum. Öğrencilerin yabancı dildeki başarıları ailelerin dikkatini çektikçe öğrencilerin motivasyonu da çok gelişiyor.

Bir diğer sorun ise yine çok sık karşılaşılan öğretmen değişiklikleri. Maalesef özel okullar bu konuda devlet okullarının çok daha gerisinde. En düşük ücreti vererek en çok emeği istemek öğretmenlerin sürekli olarak arayışta olmalarına ve ilk fırsatta çalıştıkları kurumlardan ayrılmalarına neden oluyor. Veliler olarak öğretmeninizden memnunsanız, onun okuldan ayrılmaması için sürekli olarak okul yönetimine bildirimde bulunun. Böylece okulunuz da öğretmenine daha çok sahip çıkacaktır ve onun kurumdan ayrılmasıyla veli şikâyetlerine maruz kalacağını bilerek öğretmeninizi okulda tutmak için şartlarını iyileştirecektir.

Ve en son olarak da genç yaşlı herkesi çok derinden etkileyen, insanların anlatmaya bile çekindikleri bir sorun var, telaffuzlarından utanmak, daha doğrusu alay edildikleri için cesaretlerini toplayıp konuşmayı denememek bile. Sadece bu konuya özel “Abuseka nedir biliyor musunuz?” adında bir yazı yazmıştım daha önce, ona tekrar bakabilirsiniz, ilgilenenler daha detaylı olarak bu konuyla mücadele etmenin yöntemlerini ve bakış açısının onları nasıl rahatlatacağını öğrenebilirler.

Umarım bu yazımla özellikle genç nesillerin yabancı dil ediniminde ailenin, okulların ve genel olarak Bakanlığın yapabilecekleriyle ilgili bir farkındalık yaratabilirim. Çünkü tüm yazılarımın ve yaptıklarımın ortak amacı bu: yabancı dil ediniminin öneminin fark edilmesini ve kolaylaşmasını sağlamak.

Bir sonraki makalemde tekrar bir araya gelinceye dek hepinize sağlıklı ve kendi değerinizin farkına vardığınız günler diliyorum. Unutmayın ki size en çok faydası dokunacak olan yine sizsiniz. Özdemir Asaf’ın çok sevdiğim bir şiiriyle kendimi belki de daha iyi ifade edebilirim. Kendinize engel olmayın lütfen, sonra varsa gerçek engelleri aşmanın yollarını bulacaksınız.

“Dün sabaha karşı kendimle konuştum,

Ben hep kendime çıkan bir yokuştum,

Yokuşun başında bir düşman vardı.

Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum.”

0
Seda Yekeler Sorularınızı Cevaplıyor!