Bugün, bütün teknoloji devlerinin en önemli amaçlarından bir tanesi Metaverse dünyasında yaptıkları çığır açıcı yenilikler ile yerlerini almak. İki sene öncesine kadar ülkemizde online eğitimin nasıl olacağı tartışılırken ve olursa da sürekliliğinin nasıl olacağı tartışılırken, pandemi ile bir anda kendimizi içinde bulduğumuz zoom sınıflarıyla eğitime başladık, sürdürdük, hatta zoomda buluşmalar miadını doldurdu bile diyebilirim. Tüm eğitimciler hızla geçilen özellikle bu hibrit eğitim sisteminde sanal dünyadaki eğitim düzeninin çok daha yaratıcı olması konusunda hem fikir. İşte simdi size Metaverse’in en ideal sınıfını 17 yıllık bir öğretmen tecrübesi ile ama eğitim reformisti karakterimle yazıyorum. Evet, Metaverse dünyasını takip edenler bilir. Klasik bir düğün salonuna benzer bir ortamda ilk Metaverse düğünü gerçekleşti, yine klasik toplantı salonuna benzer bir ortamda ilk toplantılar gerçekleşiyor, ancak eğitim Metaverse dünyasına mevcut fiziksel şekliyle kopyalandığı en kısa süre sonra başarısız olur. Çünkü ister fiziksel bir ortamda olsun, ister sanal dünyada olsun insan beyninin yapısı bir kere düzenli bir şekilde yan yana dizilmiş sıralar ile karşıda öğretmenin ve tahtasının bulunduğu platforma dakikalarca bakmaya çalışmaya formatlanamıyor. Yüzyıllardır deneniyor, sessiz (olması şart koşulan bir sınıf) öğretmen yazıyor, çocuklar yazıyor. Denedik. Olmuyor. O yaratıcı öğrenmeye teşvik edecek bir ortam değil.
Bunun yerine farklı yaslardan öğrencilerin girebildiği farklı ses ve görüntülerden oluşan bir ortam hayal edin. Hepsi eski fiziki sınıf sisteminde olduğu gibi, yani robot gibi, aynı anda aynı şeyi yapmıyorlar. Herkese uygun bir ortam hazır edilmiş, örneğin tek başına, kulağına kulaklığını takıp çalışanlara da özel köşeler var. Ancak çoğu öğrenci birlikte çalışıyor. Örneğin; ders matematik önlerindeki masa oyunu aracılığı ile sayıları piyasa simülasyonlarında kullanıyorlar. Yan tarafta bir grup farklı yaş grubundan öğrenci birbirlerine yardım ederek robotlar yapıyorlar, mobil uygulamalar geliştiriyorlar ve deneyler yapıyorlar. Sıra yok. Tahta yok. Herkesin stiline ve hayal gücüne göre oluşturulmuş avatarları ile evden taktıkları VR gözlükleri ile edindikleri bilgiyi o an yaşayıp, direkt olarak uzun dönemli hafızalarına atabiliyorlar. Bizler gibi hayatlarında hiç görmedikleri bir hücre yapısını deftere çizip bölümlerini sırf yazılıdan iyi not almak için ezberleyip, daha sonra da unutmuyorlar. Çünkü en ideal Metaverse sınıfında her biri eline istediği, seçtiği canlının hücresini alıp, inceleyebiliyor, büyütebiliyor, küçültebiliyor, kesebiliyor.
Kısaca Metaverse’in en ideal sınıfı tüm öğrencilerin her konuda özgürce düşünebilecekleri, yaratıcılıkla dolu, ders bitse de o konuyu bırakmak istemeyecek öğrencilerle dolu bir yer olacak. İdeal bir Metaverse sınıfı öyle bir sınıf olacak ki, bu sınıfta hiçbir çocuk ihmal edilmeyecek, küçük düşürülmeyecek, yalnızlaştırılmayacak ve yabancılaşmayacak. Düşünsenize okul zili çalınca hapishaneden fırlayan mahkûmlar gibi hurraa evine koşan ve evde ailesinin “Hadi evladım ödevini yap.” zorlamaları ile buza yazı yazar gibi çalışan bir nesli Metaverse’deki matematik dersinden sonra denklemleri kendisi türetmek isteyecek ve kendi kendine bu denklemlere kafa yormak isteyecek çocuklar yetişsin istiyorum. Meraklı, gizemli ve kendine özgün beyinleri, saat başı çalan zille bölünmeyecek zihinleri yetiştirmek tamamen bizlerin elinde. Yeter ki Metaverse’deki duvarların zihinsel değil, sadece yüzeysel sınırlar koyacak olmasının farkına varalım. Böylelikle demode ve süper verimsiz yaz tatili de ortadan kalkarak her daim öğrenmenin yolu açılır belki, ne dersiniz?